15 Şubat 2018 Perşembe

'BİR KADININ GÖZYAŞIYLA KAPLI GÜNLÜĞÜ-I'

Gözlerimi gökyüzünde hareket eden bembeyaz pamuk gibi bulutlara diktim sonra o görüntüyü beynime kaydettim ve gözlerimi kapatıp, bir nefes aldım. Ne kadar da yorgundum, bütün hücrelerim ağrıdan titriyordu. Çokta üzgündüm, hem de nasıl. Gözyaşlarım sel olup akıyordu gözlerimden, çenemden, boynumdan... Kafamda tepinip duran bir şeyler vardı. Neydi onlar? Bunu bile bilemiyordum. Ben zaten hiç bir şey bilmiyordum, kimseydim ben. Hiç kimse. Sahi birileri beni düşünüp 'Onsuz asla yapamam diyor muydu ki?' Çünkü ben diyordum biri için. Tek bir kişi için.
Deniz ayaklarımın altında gidip gelirken kıyıya çarpan dalgalardan etrafa saçılan damlalar çıplak bacaklarıma geliyordu. Ah ne çok yürümüştüm, ne çok çabalamıştım. Yürüdükçe de geçer sanmıştım, geçmedi... Üst üste bindi, kalbime verdi ağırlığını ve göz yaşlarıyla hafiflemeyi umdu bedenim. Sarılsam belki, belki de geçerdi. Evet, evet kesinlikle geçerdi. Ama tek bir kişiye sarılsam geçerdi. Şöyle sımsıkı kaburgalarım acıyana kadar, tatlı bir acı olurdu. Ne hoş! 
Yine ağlar mıydım acaba? Hep ağlardım ki ben zaten. Konuşmazdım, ağlardım; içime atar, ağlardım; mutluluktan?  Hayır mutluluktan ağlamazdım. Yoksa ağlar mıydım? Ah bu kararsızlığım. 
Tek net kararım sendin. Sanırım değil kesin sendin! Konu sen olunca nasıl da kesin cümleler kuruyorum kendime inanamıyorum. Benlik şeyler değil bunlar. Ağlamak, kesin cümleler kurmak, deli gibi sevmek, hiç durmadan sevmeyi istemek...
Kulağımda 'Yalnız ölmek' şarkısı. Bağıra bağıra eşlik ediyorum sahilin en köşesinde, tek. Yalnız başıma, 'Yalnız ölmeyeceğim değil mi?' diye sorguluyorum. Sürüsünden kovulmuş bir martı gibi veya soğuktan ve susuzluktan ölen bir çiçek gibi solup gitmeyeceğim değil mi? 
O bir kişi yalnızlığımdan çekip çıkardığında ise 'Bir gün bitmeyecek değil mi?' 
Birinin hayatında yer edinmek istemek fazlasıyla masum aslında. Kendi hayatından bıkmış biriyse hem de... Kendini başkalarının hayatının ortasına atıyorsun ve o kişi seni hayatına dahil edip, seni de yanında var sayıyorsa bu en güzel mutluluk. Dahil etmiyorsa çabalayıp duruyorsun dahil olmak için. Ne acınası! Zavallı! Dahil olmaya çalışırken rezil olduğunla kalıyorsun. Bu koşup koşup bir yere varamamak gibi. Geriye kalan sadece yorgunluk... Senden geriye ise kalan hiçbir şey.
Peki bütün kalbini ufak bir mektuba sığdırmak? Ne kadar da zor bir bilseniz. O aşkı, sevgiyi, yaşananları, güzel anıları bir parça kağıda sığdırmaya çalışmak... 
Yine de deneyin, mektubun gideceği kişi en derininden okursa bunları hepsini kafasında yeniden yaşayıp, kalbinde hissedecektir. Hissetmiyorsa da bırakın bu onun ruhsuzluğu olsun. Sizin ruhunuz bütün bu duyguların harmanlanmasıyla beslenmiş olacak.



4 yorum:

  1. Hissetmiyorsa da elbet daha derinden hissedecek ve hissettirecek biri gelecektir hayatına. Daha sıkı sarılmak isteyeceğin, yüzüne bakmalara doyamayacağın ve bir mucize gibi hayatına kurulan. Beklediğine hatta acı çektiğine bile değeceğini düşündüğün biri. Aşkı, sevgiyi, yaşananları bir parça kağıda sığdırmaya çalışmak zorunda kalmayıp bir ömre yayabilmeni sağlayacak biri.. Kalemine ve yüreğine sağlık. Hissederek okudum. Sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Hissettirebildiysem ne mutlu bana😊

      Sil
  2. Tesadüfen güzel yazılarınla tanıştım, cümlelerinde içimdeki şeyleri bir kez daha derinleştirdim sanki.. Aslında "onun hayatına dahil olabilmek" adına yaptıklarımız bile aşktan. Güzel şey :) Eline sağlık :) Bu arada bende bloguma beklerim, daha çok görüşmek dileğiyle :)

    YanıtlaSil

Öne Çıkan Yayın

'ELALEM NE DER?'

Eminim sizin de annenizin, babanızın, akrabalarınızın sizin çok heveslendiğiniz bir şey için, sizi engellediği zamanlar olmuştur. Çünkü '...